Yapıların kalıcılığına etki eden en büyük unsurlardan biri sudur. Suyun yapılar üzerinde, kendi kimyası ve fizik gücünden kaynaklanan muazzam bir etkisi vardır. Ve bu güce karşı durabilmek için yapılarımızın da uygun malzeme ve teknik ile mücadeleye hazır hale getirilmesi gerekir. Özellikle yapının yük taşıyan elemanlarının bu mücadeleye dayanıklı olması gerektiği bilinciyle su-çimento oranı daha düşük, işlenebilirliği daha yüksek betonlar kullanılmakta ve yapıların toprak altında kalan bölümleri, gerek statik sistemin suyun etkilerinden korunması açısından, gerekse konfor kaygıları ile su yalıtım malzemeleri ile korunmaktadır.
Yapının inşaatı başlamadan önce henüz planlama aşamasında, yapının temelinin suya karşı bohçalama yapılarak izole edilmesi ve zeminden gelecek suyun yapıdan uzaklaştırılması için gerekli tedbirlerinin neler olacağı planlanarak maliyetinin de hesaplanması gerekir.
Yağış şeklinde zemine inen su, daima kendine akacak bir yol arayacaktır. İdeal olan, zemin katmanlarına inmeye başlayan suyun zarar vermeden yapıdan hızla uzaklaşmasıdır. Suya maruz kalacak yüzeylerde alınacak şu üç tedbir planlama aşamasından itibaren çok önemlidir:
Yapının derinliği, suya maruz kalan yüzeyin şekli ve mevsimsel şartlara bağlı olarak, zeminden gelen suyun miktarı ve dolayısıyla yapıya uygulayacağı şiddet de farklılık gösterecektir. Su yalıtımının seçimi de su yükleniminin derecesine göre yapılır.
Zemin suyunun yol açacağı nemlenmeye bağlı yapısal hasarlar, yüzey ve katman sularına karşı etkili koruma önlemleri alınmasının tek sebebi değildir. Yüzey ve katman sularının yapıdan hızlı bir şekilde uzaklaşamaması durumunda, su yalıtımı sürekli bir hidrostatik basınca maruz kalacak ve yalıtımın fonksiyonel güvenirliğini tehlikeye sokacaktır. Suyun yapı strüktürü üzerinde meydana getireceği baskı, özellikle, su basıncının geçirgen olmayan bölgelerde hapsolarak asimetrik yüklenim yaratması durumunda büyük risk oluşturur. Çoğu durumda, etkili bir drenaj, biriken zemin suyunun yapıya ilave bir basınç oluşturmasını engelleyerek yalıtım işlemini kolaylaştırmanın yanı sıra yalıtımı mekanik yüklenime karşı koruyarak sorunun çözülmesine yardımcı olacaktır. Yukarıda belirtilen nedenlerden dolayı, yüzey ve katman sularının geniş alanlı bir şekilde toplanması ve uygun drenaj ve sızdırma tabakaları ile kontrollü bir şekilde uzaklaştırılması gerekir.
Konu drenaj olduğunda, doğru ürünlerin seçilmesi oldukça önemlidir. Kabarcıklı Koruma Levhaları ve Drenaj Levhaları çoğunlukla aynı anlamda kullanılsa da her kabarcıklı koruma levhası drenaj görevi görmez. Temel olarak, DELTA®-MS gibi HDPE Kabarcıklı Koruma Levhalarının görevi temel duvarını nemli topraktan ayırmaktır. Bu levhalar, basınca dayanıklı yüzeylerin ve güç aktarım özellikli zeminlerin suya ve zedelenmeye karşı korunması amaçlı uygulanmaktadır. Temel duvarlarındaki uygulamalarında, kabarcıkları yalıtıma bakacak şekilde döşenir. Kabarcıklar, yalıtım ile toprak arasında temel duvarını koruyan ve havalandıran bir kanal oluşturur.
HDPE Kabarcıklı koruma levhaları, basınca dayanıklı yüzeylerin korunması ve güç aktarım özellikli zeminleri suya ve zedelenmeye karşı koruma amaçlı uygulanmaktadır. Bunların 3 kullanım yeri vardır:
1. Temel Duvarlarında yalıtım üzerinde koruma amaçlı
2. Tek yüz perde ve delme tipi tüneller gibi çift kabuklu sistemlerde iki kabuk arasında sızdırma tabakası olarak
3. Temel altında grobeton yerine temizlik tabakası olarak
Jeokompozit Drenaj Levhalarının, koruma levhalarından çok önemli bir farkı, filtrasyon jeotekstiline sahip olmasıdır. Filtrasyon jeotekstil katmanı daima toprak tabakaya (suyun geleceği yöne) bakacak şekilde döşenir, böylece toprağı filtreleyerek suyun kabarcıklar arasından süzülmesini sağlar. Bu sebepten, kabarcıklı koruma levhalarında olduğu gibi drenaj işlevi için çakıl veya mıcır kullanılarak ikinci bir tabaka uygulanmasına gerek kalmaz.
Jeokompozit Drenaj Levhaları (örn. DELTA®-TERRAXX), kaynaklanmış jeotekstil tabakaları sayesinde ince toprak partiküllerini filtreleyerek kabarcıklı yapının çamurla kapanmasını engeller ve mevcut suyu güvenli bir şekilde drenaj borusuna aktararak uzaklaştıran bir sızdırma tabakası oluşturur. Böylece, temel duvarında yalıtımı ve dolayısıyla duvar ve içindeki donatıyı koruma işlevinin yanı sıra su ve nemi yan taraftaki topraktan alarak aşağıya iletme yoluyla dikey alan drenajı yaparlar.
DELTA®-NP DRAIN gibi Jeokompozit Drenaj Levhaları, jeotekstil keçeli yüzü toprak tabakasına bakacak şekilde döşendiğinden, kabarcıkları yalıtımlı temel duvarına bakan kabarcıklı koruma levhalarına oranla, basınca dayanıklı zeminle 3 katından daha büyük temas alanı kaplar. Bu da, oluşacak hidrostatik yüklenmenin daha büyük alanlara dağıtılabilmesi ve bu sayede daha güvenilir koruma sağlanması anlamına gelir.
Uzmanlar, su yalıtımını yatay ve dikey olmak üzere ayrı değerlendirir. Bu açıdan, yatay ve dikey terimleri, su yalıtım malzemesinin uygulanma yönünü işaret eder. Su yalıtım malzemesinin uygulanma yönü ise, yapının kapiler yükselen nem veya yanal su yükü gibi ne tür nemden korunmak istendiğine göre belirlenir.
DELTA® ile dikey su yalıtım uygulamaları
DELTA®-THENE, temel perdelerinde hızlı ve temiz uygulanabilmesinin yanında, "duvar kağıdı" gibi kolay döşenebilmesi sayesinde derin ve dar alanlarda dahi rahat çalışma imkanı verir. DELTA®-THENE, temel duvarlarında DELTA®-TERRAXX ve DELTA®-NP DRAIN gibi jeokompozit drenaj levhaları ile kombine edildiğinde mekanik hasarlara dayanıklı, montajı oldukça kısa bir sürede tamamlanabilen, tam donanımlı ve yüksek değerde bir yalıtım, koruma ve drenaj sistemi oluşturur.
DELTA®-2K, polimer modifiye bitüm kauçuk esaslı çift bileşenli su yalıtım malzemesi olarak temel ve perde duvarlarda ve istinat duvarlarında sızıntı suyuna, geçici veya sürekli su basıncına maruz kalan yapı ve yapı elemanlarının yalıtımında kullanılır. Yalıtım ve drenaj amaçlı levhaların yapıştırılmasında da kullanılabilir.
DELTA® ile yatay su yalıtım uygulamaları
Giydirme cephe sistemleri duvar köşelerinde, doğramaların tespit edildiği ankraj çerçevesinde, pencere-kasa bitişlerinde, ahşap dikme kafesli konstrüksiyon ve prefabrike evlerde, temel altında kapiler yükselen neme karşı dayanıklı yalıtım sunan DELTA®-THENE, iç zemin kaplamalarının altında buhar bariyeri olarak da kullanılabilir. DELTA®-THENE'nin döşenmesinde şaloma gibi ateş kaynağına gerek olmadığından tüm bu detaylarda güvenli uygulama imkanı sunar.
DELTA® duvar bariyerleri, temel duvarlarının yatay derzlerinde yatay yalıtım olarak kullanılır. Bu yatay yalıtım, nemin temel duvarına yükselmesini engeller. Duvar bariyerinin genişliği, örülen duvarın iki tarafına doğru nem köprüleri oluşmayacak şekilde seçilmelidir. Bodrum dış duvarından taban levhasına geçiş bölgesinde nem köprüsünün oluşmasını önlemek için dar bir zıvana ile çalışılmalıdır. Bu sayede, yatay duvar bariyeri ile dikey bodrum duvarının yeterli oranda birleşmesi sağlanacaktır.
Bodrumların renovasyonunda en çok karşılaşılan sebep nemli duvarlardır. Bilhassa küf kokusu, kirli nem ve su lekeleri, dökülmüş sıvalar ve/ veya daha ileri aşamada belirgin küflenme gibi gözle görülür sorunlar ortaya çıkmaktadır. Bu gibi durumlarda, gecikilmeden önlem alınmalıdır. Aksi taktirde, yapı strüktüründe hasarlar meydana gelecek, hatta bina sakinlerinin sağlığı riske girecektir. Küf oluşumu, alerjik reaksiyonlara neden olabileceği veya alerjik rahatsızlıkları tetikleyeceği gibi solunum yolu rahatsızlıklarına da sebebiyet verebilir. Nemli bodrum tüm yapıyı olumsuz etkileyebilir. Üst katlara sirayet etmeye başlayan nem, çatlaklara ve don hasarına neden olup, su yalıtımı ya da ısı yalıtımına zarar verebilir. Bu tipte olumsuz etkileri bertaraf etmek için nemin kaynağı ya da sebebi bulunmalı ve bodrum en kısa sürede onarılmalıdır. Ancak bundan sonra renovasyon işleri tamamlanabilir.